25 Ocak 2016 Pazartesi

İyi Bir Dinazor







                                                                           




Yarı yıl tatili başladı doğal olarak film endüstrisi çocuk animasyon filmlerini gösterime sokmaya başladı. Bizler 21.yy anneleri kendimizi zorunda hissediyoruz  'aman en son filme gidelim, çocuğum eksik kalmasın' .  
Peki gerçekten seçici miyiz?  
Her animasyon filmini çocuklarimıza seyrettirmeli miyiz?

Ben bu haftadan sonra seçici olan gruptan olacağım. Disney Pixar beni ve Çağan Emre'yi ters köşe yaptı.

Nasıl tiyatro , konser araştırması yapıyorsam , sinema içinde bunun gerekli olduğunu anladım.

Arkadaşlarımızla beraber büyük bir hevesle patlamış mısır kokuları arasında yerlerimizi aldık.
İlk hatam 3D olduğunu bilmememdi. Perdeye çok yakın yer seçmiştim. Ne olur ne olmaz diye her zaman salonlarda sıra başı olacak şekilde ,  kapıya en yakın yerleri seçerim.





Ve  film başladı. Yalnız bir gariplik vardı. Küçük bir çocuk tv seyrediyor , elinde süper kahramanlardan bir  oyuncak. Baba bir dolap önünde diz çökmüş ve oğlundan  sessiz olmasını istiyor.
Sonradan anlaşılıyor ki baba budist ve dua ediyor.Bir şekilde  çocuk babasının yanına  geliyor . Çocuk dua edilen yerde mistik güçlerin  savaşının içinde buluyor kendini. Kötü  ve iyilik savaşıyor. Gürültü, ateş görüntüleri, cehennemde gelen karakterler  .......   Ben bir an yanlış seans'a girdik zannettim. Ç.Emre tedirgin olmaya başladı. Şaşkın şaşkın bakıyoruz . Sonunda iyilik kazandı.
Bunun bir kısa film olduğunu ve Budizm'i anlatan film olduğunu ,  film sonu kayan yazılardan anladık.   Bizim için the end , şaşkınlık ve korku karışımı duyguydu. Ne olduğunu inanın hala daha anlamış değilim.


Esas film başladı... Tamam güzel . Biz dinazor anne ve baba. Üç yumurtaları var. Tamam. En küçüğünden en kuvvetlisi , en büyüğünden en küçük olanı çıkıyor. Büyüyorlar ve bizim küçük olan hep korkak olan oluyor. Devasa büyüklü çirkin tavuklardan kaçıyor. ( o devasa çirkin aniden müzikle ortaya çıkan tavuklar önce beni arkasından Emre 'yi bayağı zıplattı. ve baba ve oğul  insan'ı kovalamaya başlarken su babayı yutuyor. (ayrı bir korku ,zıplama ) . Babanın mezar taşı , ardından bizim esas dinazor tekrar suya düşüyor, karanlık , müzik, sesler veee Emre'den isyan ' Çıkmak istiyorum anne lütfen ' Oğlum korkuyla gözlüğünü çıkarmış, çıkış yolunu arıyor. Tamam yeter dedim. Ben her seferinde zıpladım ve tedirgin oldum Emre ve orada ki çocuklar haydi haydi olmuştur. Sonunda çıktık. Size bu anlattığım filmin 15. dk sı.
Salon ailelerle doluydu. Bir çocuk, annesi veya babası. Çocuklarda yaş çok büyük degildi. En büyükleri 10 dur. Zaten 10 sonrasının ilgisi çekmez. En küçük 4 dü sanırım.

Seyrettiğimiz ilk giriş filmi arkasından bu sahneler hiçde 4 veya 5 yaşındaki çocuklar için değil.

Bir sürü şey yazılabilir bu konuda ama siz siz olun filmler hakkında iyi araştırma yapmadan izlemeyin. Hele de konu çocuklarımızsa.

Animasyon filmlerinde bile yaş sınırının olmasını istiyorum

ve bizim the end 'imiz tabi ki bir makaron ve kahve :) Kendimizi şekere ve kahve ye verdik. (Tabi ki Emre 'nin süt )









Not: 3D ile ilgili küçük bir hikaye ile Fonetik ve Çeviri hocam rahmetli Ali Aycı'yı anmak istiyorum. Bundan 22 sene önce bir vize veya finaldi. Hocamız çeviride bize 3D nin D'sinin ne olduğunu sormuştu. Koca sınıf çıkaramamiştik. D'nin Dimension - Boyut olduğunu kendi söylemişti. Şimdi derslerimde ne zaman 3D geçse mutlaka öğrencilerime Dimension 'ı anlatırım.
Allah rahmet eylesin hocamı


2 yorum:

  1. Off çok üzüldüm yaa..Emre'de çok korkmuştur canım yavrum. Bizde gitmeyi planlıyorduk, Çınar'a artık gitmeyeceğimizi anlatmak zor olacak :) Kapanış gayet keyifli olmuş ohhh :)

    YanıtlaSil
  2. Okuyunca hakverdim gerçekten 'yaş sınırlaması olmalı'
    Ebeveynler seçim yaparken fikri olmalı
    Bu alalım olmazsa atar kullanmayız gb birşey değilki ...akılda olumlu ve olumsuz sahneler ömür boyu kalıyor

    YanıtlaSil